Yurt dışında yaşam röportajları serisinde bu kez komşuya gidiyoruz. Instagram’dan uzun yıllar önce tanıştığım sevgili Nazlı, Yunanistan denince akla gelen ilk isimlerden. Yunanistan’ın birkaç şehrinde yaşamış, ülkeyi ve kültürü özümsemiş biri. Yunanistan’a seyahat planlıyorsam mutlaka danışırım Nazlı’ya. Bu kez konumuz Yunanistan’da yaşam. Yunanistan’a yerleşmek, Yunanistan’da yaşamak için gerekenler ve Yunanistan’da oturum izni almak hakkında tüm detayları bulacağınız bir röportaj hazırladık. Lafı fazla uzatmadan sözü şimdi Nazlı’ya bırakıyorum.
Bize kısaca kendinden bahseder misin?
Ben Nazlı 🙂 Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede yüksek lisansımı Türk-Yunan İlişkileri üzerine tamamladım. İstanbul Siyasal’da bitmeyen bir doktoranın peşinde akademik hayatım devam ediyor. Türkiye’de bir kamu üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak on yıl çalıştıktan sonra artık ülkeden ayrılıp Yunanistan’a geldim ve turizm acentemizin incoming departmanını eşimden devraldım. Aynı zamanda 6 yılı aşkın bir süredir de @yunanistandannotlar hesabımdan Yunanistan hakkında paylaşımlar yapmaya devam ediyorum.
Yunanistan’a ne zaman taşındın?
Burası biraz karışık. Yani aslında 2010’dan beri bir ayağım hep burada. Zaten akademik olarak da alanım Yunanistan olduğu için hem araştırma için hem tatiller için sürekli buradaydım. Arada bir yıl Yunanistan’dan devlet bursu alıp dil için Yanya’ya gittim. Sonra geri döndüm falan derken Türkiye’deki her şeyi bırakıp buraya gelişim 2019’da oldu.
Neden Midilli Adası’nda (Lesvos) yaşama kararı verdin? Seni bu karara iten temel sebep neydi?
Aslında bu bir tercih değil zorunluluk; çünkü eşim buralı ve burada yaşıyor. Yoksa ben evlendikten sonra 5 yıl boyunca adaya taşınmamak için ayak sürüdüm diyebilirim 🙂 (Biliyorum az değil) Sonunda taşınmayı kabul ettim ve 2019’da adaya geldim. “Yani zaten evlendiysen %50 taşınmayı kabul etmişsindir” diyeceksiniz ama biz hangi ülkede yaşayacağımıza net olarak karar vermiş değildik. Ciddi anlamda bende gitme fikrinin şiddetlenmesi ise ülkeden giden birçok insan gibi 2016’dan sonra adım adım artan kutuplaşma ve huzursuzluğun etkisiyle oldu diyebilirim.
Yunanistan’da ada hayatı nasıl geçiyor? Mesela orada genel yaşam şekli, iş hayatı nasıl, bize göre farkları neler?
Adaya taşınma konusunda müthiş çekincelerim vardı. Burada olmanın psikolojik olarak kısıtlayıcı olmasından endişe ediyordum. Ama geldikten sonra bunu hiç yaşamadım diyebilirim. Pandemi sürecinde bile… Çünkü hem Midilli büyük bir ada ve yapabileceğiniz çok şey var hem de zaten günlük hayatın koşuşturmacasına girdiğinizde bunu fark edecek vaktiniz kalmıyor. Ben burada kendi işimizle, turizm acentemiz ile ilgileniyorum. Türkiye’ye de dışarıdan verdiğim danışmanlıklar var, oradaki bağlantılarım da kopmadı.
Adadaki insanların çoğunun kamuda ve hizmet sektöründe çalıştığını söyleyebilirim. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar da var tabii ama aynı zamanda tarım bir anlamda adadaki herkesin hayatının bir köşesine değiyor. Yani mesela neredeyse herkesin zeytin bahçesi var ve dolayısıyla herkes -küçük ya da büyük- zeytinyağı ile uğraşıyor. Ama zeytinlerin toplanması aşamasında tarımla ana iş olarak ilgilenenlerin desteklerini alıyorlar.
Çalışma saatleri açısından düşünürsek de Yunanistan’da aile yaşamını önceleyen bir sistem var. Mesai sabah 7’de başlıyor ve öğlen 2’de bitiyor. Haftanın üç günü de mağazalar akşam 6-9 arasında tekrar açılıyor. Biraz daha büyük şehirlerde tekrar çalışılan bu üç günde, aradaki 4 saat için hareket etmek ve ailenizle kendi alanınızda buluşmak nispeten zor olsa da adalarda bu anlamda büyük avantajımız olduğunu söylemeliyim; çünkü o vakte her şeyi sığdırabiliyorsunuz.
Hangi vize türüne başvurdun? Yunanistan’da oturum izni nasıl alınıyor?
Ben şimdi evlilik ile burada olduğum için önce turist vizesi ile geldim ve sonra oturma iznine başvurdum. Eğitim için geldiğim zaman ise ulusal vizeye başvurmuş ve sonrasında eğitim süresini kapsayan oturma iznimi almıştım. Evlilikle alınan oturma izninin ilki, -eğer çok aksi bir durum olmazsa- genelde 5 yıl, sonraki başvuru ise 10 yıl olarak çıkıyor ve bu aynı zamanda da çalışma izni oluyor. Yani evliliğin aşırı kolaylaştırıcı bir faktör olduğunu söylemek lazım. Ama sıfırdan çalışmak için buraya gelmeyi düşünenler için de bir iş bulunması ve işverenin tüm sürece sponsor olması gerektiğini söylemek lazım. Yani bildiğim kadarıyla Türkiye’deki gibi bağımsız kişiler de parasını verip çalışma iznine başvuramıyorlar. Bir de zaten burada çalışma izni sektörlere göre çıkıyor. Bu yüzden iş bulmak öncelikli adım…
Bunların dışında; yani eğitim, çalışma ve aile birleşimi haricinde, (ve Yunanistan’la ekonomik anlamda bir bağlantısı olmayan ve kendi bağımsız geliriyle burada yaşamayı tercih edenlerin aldığı ekonomik olarak bağımsız kişi statüsü dışında) bir de golden visa ile yani yatırımla oturma izni alınabiliyor. Burada da 250 bin euroluk bir yatırım gerekiyordu; ancak şimdi bazı bölgeler için yatırım miktarının 500 bin euroya çıkarılması söz konusu. Bu yine de bildiğim kadarıyla Avrupa Birliği genelinde talep edilen en düşük yatırım miktarı.
Bu konuyla ilgili ben @selanikemlakofisi hesabının yöneticisi ve VenturAs Yatırım’ın sahibesi Aslıhan Sezer ile çok kapsamlı bir Yunanistan ve Golden Visa hakkında söyleşi yapmıştım. Arzu edenler oraya göz atabilir ve sonrasında ilgilenirlerse Aslıhan’ı rahatsız edebilirler.
Yunanistan’a iş/okul sebebiyle göç etmeyi düşünen kişilere önerilerin neler olur? Nasıl bir süreçten geçerek bu yola hazırlanmalılar?
Kesinlikle ama kesinlikle Yunanca öğrenmeye çalışmalılar; çünkü Atina, Selanik, Mykonos, Santorini gibi şehirlerde yalnızca İngilizce bilerek iş bulmanız mümkün olabilecekken çok fazla uluslararası hareketlilik olmayan diğer noktalarda Yunanca elzem… Bir de bence Yunancasız en küçük bir resmi işte bile sürekli avukat desteğine ihtiyaç duyacak olmanız da can sıkıcı. Ayrıca burada şirketlerin size sponsor olurken, yetkili mercilere, neden bir Yunan’ı değil de sizi işe almaları gerektiğini açıklamaları gerekiyor. Dolayısıyla o iş yerine müthiş bir faydanız olmalı… Bunu da ancak eğitimlerinin yanına birkaç dil daha ekleyen insanlar, şirketlere çok yönlü bir katkı yaparak sağlayabilir diye düşünüyorum.
Burada yüksek öğretim ise zaten Yunanca… Yalnızca yüksek lisans ve doktorada yabancı öğrencilere İngilizce tez yazma hakkı tanınabiliyor (danışmanının da rızası olması durumunda) Lisans ve doktora eğitimi ücretsizken yüksek lisans eğitimi ise ücretli. Bu arada bu söylediğim şey devlet üniversiteleri için geçerli. Yoksa Yunanistan’da özel kolejler de var ama burada diploma denkliği yok. Bu oldukça karmaşık bir mesele…
Yunanca bilmeden yaşamak mümkün mü ya da hangi dil seviyesine kadar ilerleyip bir hayat kurulabilir?
Aslında burada genç ve orta yaş nüfus yaygın şekilde İngilizce konuşuyor. Dolayısıyla hayatınızı sürdürebilirsiniz. Ama yine de resmi dairelerdeki işler için destek gerekecektir. Bir de az önce de söylediğim gibi, iş bulabilmek için Yunanca şart diyebilirim. Dilde B2 seviyesinde olmak her şeyi çok pürüzsüz hale getirir. Ama B1 ile de fark yarattığınız ve belki insanlarla sürekli birebir temasta olmanızı gerektirmeyecek bir iş çevresinde alternatifler bulunabilir.
Vatandaş olma koşulları ve süreci hakkında genel bilgiler paylaşır mısın? Kaç yıl sürüyor, süreç zorlu mu?
Bu, şu anda benim de içinde bulunduğum bir süreç ve oldukça zorlu olduğunu da söylemem lazım.
Yunanistan’da vatandaşlığa başvurmanız için artık (son 2 yıldır) yılda iki kez yapılan merkezi bir yazılı sınava girmeniz ve geçer not almanız gerekiyor. Sınavda Yunanistan’la ilgili tarih, politika, kültür ve coğrafyadan ve ayrıca Yunanca dilbilgisi, okuma, yazma, dinleme ve konuşmadan test ediliyorsunuz. Ben daha önce devletin düzenlediği Yunanca dil sınavına da girdiğim için, dille ilgili kısmın B1 seviyesinde olduğunu söyleyebilirim. Yani günlük hayatta topluma karışabilen biri için ağır değil. Ama diğer kısımlar başına geçip ciddi bir şekilde çalışmayı gerektiriyor.
Bu sınavdan geçtikten sonra Yunan bürokrasisi ile savaşınız başlıyor. Ülkedeki vergi beyanlarınız, gelir durumunuz, sigorta durumunuz, üzerinizde varsa mülkler, bankalarla ilişkileriniz vs gibi farklı alanlarla alakalı çılgınca evraklar toplayacağınız bir aşamaya geçiyorsunuz. Burada her şeyi tamamlayıp sona yaklaşırsanız, akrabanız olmayan iki Yunan vatandaşının da sizin vatandaşlığınıza kefil olması gerekiyor. Sınavdan sonra bu aşamaya geçmek içinse ülkede belli bir süre yaşamış olmanız gerekiyor. Yanılmıyorsam evli ve çocuklular için minimum 3 yıl, evli ve çocuksuzlar için 7 yıl ve diğer göçmenler içinse 10 yıl ülkede kalmış olma şartı var.
İbraz edilecek tüm belgelerin süreleri de buna göre belirleniyor. Yani evli ve çocuklu biri üç yıl için gelir ve vergi beyan ederken bağımsız olarak ülkede yaşayan bir göçmen son on yıl için beyan yapıyor. Sınavdan sonraki tüm bu evrak süreci ve cebinizden harç olarak çıkacak 700 €’dan sonra Resmi Gazetede vatandaşlık aldığınızın yayınlanması ise en iyi ihtimalle 1,5 sene kadar sürüyor. Ama bu da bölgelere göre değişiyor ve özellikle büyük şehirlerde daha fazla başvuran olduğu için çok daha uzun süre beklenebiliyor.
Yunanistan’da yaşamı ve Midilli’yi değerlendirecek olsan, yaşam diğer şehirlere göre ne kadar farklı?
Yunanistan’da üç şehirde yaşamış biri olarak konuşursam (gerçi Yanya’da evim yoktu) Midilli’nin temel yaşam maliyetleri açısından biraz daha pahalı olsa da yaşam konforu ve zaman açısından avantajlı olduğunu söyleyebilirim. Gerçi listelemek istesem benim gönlümün birincisi Yanya olur; ama Midilli de Türkiye’ye yakın olma avantajı sunuyor. Burası aynı zamanda bir öğrenci kenti de olduğu için kiralar yüksek. Evler ya çok küçük ya da çok büyük. (arada bir şey arayanlar belki bir sene aradıktan sonra pes edip büyük evlere yerleşiyorlar diyebilirim) Burası bir ada olduğu için mesela benzin daha pahalı. Ama hem deniz hem hava yoluyla başkentle sürekli bağ halinde bir ada olduğu için de avantajlı konumda diyebilirim. Yani çok daha küçük adalarda özellikle kışın, ulaşım ciddi bir sıkıntı…
Bunun dışında Yunanistan’da hayat hep yavaş akıyor, ama adalarda bu biraz daha fazla. Yani bir şeyler için koşturmanız gerekmiyor mesela, çünkü gündelik hayatınızın geçtiği çember içinde bir yerden diğerine ulaşmanız en fazla 15 dakika sürüyor. Bu benim için ciddi bir lüks; çünkü büyük şehir karmaşası ve kalabalığı artık bana inanılmaz itici geliyor. Bu yüzden özellikle Atina ve Selanik şahsen benim için kaybedenler listesinde…
Midilli’de yaşamanın avantaj ve dezavantajlarını, ekonomik ve sosyal yönleriyle değerlendirir misin?
Burada doğal beslenebiliyor olmak ve stresi azaltmak en büyük avantaj. Yani zaten nüfus az olduğu için gıdada hileye vs. girmeye değecek bir durum bile yok. En basitinden herkesin buraya geldiğinde mutlaka sipariş ettiği bir “Greek salad” vardır. Aslında düşünürseniz gayet büyük doğranmış domates, salatalık, soğan ve beyaz peynirden (feta) oluşur. Teknik olarak dünyanın her yerinde, herkesin bunu hazırlayabilmesi gerekir; ama Yunanistan dışında hiçbir yerde bunun tadı aynı olmaz. Çünkü sebze-meyve, süt ve süt ürünleri, deniz ürünleri başka yerlerde burada olabildiği gibi doğal değil. Bu benim buraya gelmeden önce de uzun zaman kafa yorduğum bir şeydi. Bu yüzden benim için çok değerli.
Sosyal anlamda da Yunanlar çok faal bir toplum diyebilirim. Eğlence, iletişim hep ön planda. Sokakta herhangi biriyle, alakasız bir anda selamlaşıp bir şeyler hakkında sohbet edebilmeyi ya da bir restoranda yan masadakilerle teklifsizce muhabbet edebilmeyi seviyorum.
Kötü tarafları ise devlet kurumları ile işleriniz ve kesinlikle bankalar! Hiçbir insan evladı bilerek ve isteyerek Yunanistan’da bir banka ile muhattap olmak istemez bence, bu kadar söyleyeyim. Düşmanınıza dileyebileceğiniz bir stres sebebi. İşler o kadar yavaş ilerliyor ki önünüzde üç kişi varken şubede iki saat beklemeniz gerekebiliyor. Bir de tarihi olarak çekişmeli iki devletin gergin ilişkisini, resmi tarih eğitiminden geçiyor olan çocuklara anlatmak biraz zor olabiliyor.
Sana göre yurt dışında yaşamanın en büyük zorluğu nedir?
Ben hem mesafe açısından hem de kültürel açıdan sanırım bu soruya anlamlı cevap verebilecek biri değilim; çünkü hem yurt dışındayım hem de değilim 🙂 Evimin penceresinden Türkiye’nin ışıkları görünüyor ama ben Yunanistan’da yaşıyorum ve eğri oturup doğru konuşalım; Yunanistan, Türkiye’den gelen birinin en kolay yaşayabileceği ülke… Yani dille de ilgili bir sıkıntı yaşamadığım için, normal zamanda bir zorlukla karşılaştığımı söyleyemeyeceğim sanırım. Ama pandemide sınırlar kapandığında karşıda ışıklarını görebileceğim kadar yakın olan bir yere ulaşamıyor olmak çok can sıkıcıydı.
Midilli Adası’na (Lesvos) yolu düşenler için Nazlı’dan mekan önerileri:
Midilli’de hangi mekanı ansam diğerinin hatrı kalır sanırım 🙂 Ama herhalde kahve için White Lab, öğle yemeği için limandaki ızgaracı Christos ve akşam yemeği için de Panagiouda’daki Efkalyptos diyeceğim. Örnekleri cidden çoğaltmam mümkün ama Midilli tavsiyelerimin kalanını da Instagram hesabımdan bırakmış olayım 🙂
Plaj için de sanırım Tarti, Melinta ve Skala Mistegnon diyeceğim.
Midilli Adası’ndaki yerel önerilerini mutlaka yapın
Yapılacaklar tabii mevsime göre değişir; ama kesinlikle araba kiralayın. Çünkü burası ulaşımınız özgür olmazsa rahat gezebileceğiniz bir nokta değil. Mutlaka Agiasos’u görün ve Panagia Kilisesi’nde bir mum yakın. Mevsimi ise mutlaka kuzu pirzola ve yerel mantar (amanites) yiyin. Konaklama ciddi bir sorun olsa da deniz için adanın güneyini tercih etmeye çalışın. Son olarak da tatilinizi planlamam için mutlaka bana danışın.
Web sitesi: www.yunanistandannotlar.com
Instagram: Yunanistan’dan Notlar