Ana SayfaDünyaYunanistanYunanistan Kavala Gezi Rehberi

Yunanistan Kavala Gezi Rehberi

Kavala’da geçirdiğim 2 günde birbirinden lezzetli yemekler yedik, tarihi noktalarını dolaştık hatta son günümüzde masmavi plajlarına bile gittik. Yunanistan‘ın Türkiye kıyılarına yakın pek çok adasını ve başkentini gezdikten sonra sırada Makedonya bölgesindeki toprakları vardı. Schengen vizemizin son günlerinde İstanbul’dan bir hafta sonu kaçamağı yaparak Cuma akşamı atladık otobüse Kavala’ya gittik. Kurabiyesi kadar tatlı bu şehri çok sevdik, bir de sizlerle paylaşayım istedim. Bu yazıda Kavala’nın tarihi, Kavala gezilecek yerler, Kavala’da ne yapılır ve Kavala’ya yakın yerler hakkında bilgiler bulacaksınız. Gelelim Kavala hakkında detayları bilgilere;

Kavala’ya Nasıl Gidilir?

İstanbul’dan en ekonomik ve rahat şekilde Kavala’ya otobüs yolculuğu ile gidebilirsiniz. İstanbul Bayrampaşa Otogarı’ndan birkaç otobüs firmasının Kavala’ya her gün seferleri var. Biz yurt dışına otobüs seferleri düzenleyen Alpar Turizm ile Kavala’ya gittik. Alpar Turizm internet sitesinden Türkiye-Yunanistan şeklinde bilet araması yaparak rezervasyon yaptık. Otobüs seferileri her gün 21:00’da İstanbul’dan hareket ederek Gümülcine (Komotini), İskeçe, Kavala ve Selanik rotasına tek tek uğrayarak yapılıyor. İstanbul-Kavala yolculuğu otobüs ile yaklaşık 7 saat sürüyor. Kavala otobüs bileti fiyatı gidiş-dönüş 50 €. Otobüs gece 04:00 gibi Kavala’ya varıyor ve Oceanis Kavala Otel’in önünde yolcuları indiriyor, dönüş yine aynı noktada karşı şeritten oluyor. Bu nokta Kavala’nın merkezinde ana cadde de olduğu için ulaşım anlamında sorun yaşamayacağınız bir yer.Kavala'ya Otobüs ile Ulaşım

Kendi arabanız ile de Kavala’ya gitmeniz mümkün ama bunun için bazı kurallar ve belgeler gerekiyor. Onları tamamlarsanız arabayla yurt dışına seyahat etmek de diğer bir alternatif yolculuk şekli olabilir. Bunun dışında Yunan Adaları’ndan Rodos, Kos, Ikaria, Midilli ve Thassos’dan Kavala’ya feribot seferleri yapılıyor. Ayrıca Atina’nın Pire limanından da kalkan gemilerle Kavala’ya ulaşma şansınız var. Kavala’ya giderken birkaç şehri de rotama ekleyim derseniz Kavala’ya yakın yerler arasında Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Selanik, Asprovalta ve Halkidiki bulunuyor. Bu şehirleri de listenize dahil edebilirsiniz, hatta bir de gitmişken Yunan Adası havası alayım derseniz hemen karşıda Thasos Adası var.

Kavala’ya gitmek için öncelikle geçerli bir Schengen vizenizin olması gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa Kavala’ya vizesiz gidebilirsiniz. Türkiye’den Yunanistan’a gitmek için İpsala gümrük kapısını kullanabilirsiniz. İpsala, Kavala’ya yaklaşık 200 km uzaklıkta yer alıyor. Kapıya vardığınızda otobüsle yolculuk ettiyseniz işlemler şu şekilde ilerliyor. Her yolcu otobüsten inerek pasaport kontrol sırasına giriyor. Pasaport polisi bu noktada neden ülkeye girmek istediğinizle ilgili sorular yöneltebiliyor. Pasaporttan geçtikten sonra alışverişi için mola veriliyor. Giderken veya dönerken buradan alışveriş yapabilirsiniz.

Kavala’ya Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

Kavala Gezilecek Yerler

  • Kavala denince akla plajları, tarihi ve kültüründen önce Kavala Kurabiyesi geliyor. Daha önce tatmış olsanız bile Kavala’ya gelince olmazsa olmazlar arasında sayıldığı için denemenizi tavsiye ediyorum. Herkesin yaptığı kurabiye birbirinden farklı olduğu için her tattığınız yerde ufak farklılıklar olabiliyor, o yüzden tadım yapıp almanızda fayda var. En çok merak edilen meşhur Kavala kurabiyesi nereden alınır konusuna gelecek olursak da Kavala’da kurabiye üreten üç büyük işletme var; Kourabies Lovies, Marmelo ve Koyrabiedes Iosifidis. Lovies’in satış dükkanı Marmelo’nun hemen karşısında. İkisini de tatmış biri olarak yorumumu hemen yapıyorum, bence Marmelo daha iyi. Koyrabiedes Iosifidis’i ise Pazar günleri kapalı olduğu için tadamadım ama en iyisi olduğu söyleniyor. El Venizelou Caddesi’nde yer alan Xasoulakis, Türe ailesinin favori Kavala kurabiyecisi. Zaten gittiğinizde göreceksiniz büyük çapta bir üretim yok. Gerçekten evlerde pişen kadar lezzetli, bademi bol. Çok merkezi konumda değil ama gitmeye gerçekten değer.
  • Kavala’da çok sayıda Yunan’ın Türkçe konuştuğunu göreceksiniz çünkü burada yaşayan pek çok kişi mübadele sırasında Anadolu’dan gelmiş. Gelenlerin birçoğu Kapadokya’dan, anne-baba tarafı ya da daha büyükleri zamanında Kavala’ya yerleştirilmiş. Ama hepsinin kökleriyle bağlı olduğu yer Anadolu olunca o zamanlar öğrendikleri Türkçe’yi nesillerine de aktarmışlar. Bir de Türkler tarafından çok ziyaret edilen bir şehir olduğu için alışverişte ya da restoranlarda insanların Türkçe konuşmasına hazırlıklı olun.

kavala gezi rehberi

  • Yazının başında da bahsettiğim gibi Kavala geçmiş zamanlarda tütün ile ünlenen bir şehir. Tütün depoları, fabrikaları ve tütün tüccarlarının hoş mimariye sahip evlerinin bulunduğu sokakları dolaşmak ve tarihi hissetmek için Filippou ve El. Venizelou Caddeleri çevresinde dolaşın. El. Venizelou 67 numarayı Kavala Belediyesi satın alarak restore etmiş ve Müzik Konservatuarı’na dönüştürmüş. 1884 yılında inşa edilen bu bina dönemin zengin bir tütün tüccarının eviymiş. Hatta buraya geldiğinizde hemen bu binanın yanında yıkılmak üzere bir başka yapı göreceksiniz. O bina da bakımsızlığına rağmen oldukça etkileyici.
  • Yunanistan’ın en ucuz şehirlerinden birisi olan Kavala’nın kıymetini biliyor, bol bol deniz ürünleri tüketiyor, ve nefis şaraplarının tadına bakıyoruz. Başka bir yazıda Kavala’da keşfettiğimiz lezzet duraklarını anlatacağım için şimdiden detaya girmiyorum.
  • Her Cumartesi günü Kavala’nın meyve, sebze ve giyim pazarı Kavala Arkeoloji Müzesi’nin hemen yanındaki otopark alanında kuruluyor. Pazarda dikkatimi çeken tezgahlardan bazıları Tsipouro (Çipuro) yani boğma rakıya benzeyen bir çeşit Yunan rakısı ve çeşitli balların satıldığı tezgahlardı. Her birini tatmak serbest. Kavala’da bir evde kalıyorsanız belki pazardan taze ürünlerden satın alıp evinizde güzel bir akşam yemeği hazırlamak istersiniz. Biz pazardan tazecik, büyük bir demet kuşkonmaz alıp İstanbul’a kadar getirdik çünkü o kadar tazeydi ki dayanamadık.

Kavala’nın Tarihi

Tarihi M.Ö. 600’lü yıllara dayanan, Yunanistan’ın Thassos (Taşoz) Adası’ndan gelen göçmenler tarafından Neapolis yani “Yeni Şehir” adıyla kurulan Kavala’nın tarihteki hikayesi başlamış. 1391-1912 yılları arası yani yaklaşık 500 sene Osmanlı toprağı olan Kavala, Türkler’in eline geçtikten sonra Sultan Süleyman eski şehrin tepesinde konumlanan kaleyi tamir ettirmiş. O dönemde sadece yarım adada toplanan yerleşim yeri Panagia olarak anılan bölgeden ibaret iken Sultan’ın izni ile yarım adadan yayılmaya başlıyor. 1800’lerin sonu 1900’lerin başında Kavala’da tütün ticareti başlıyor ve şehir zenginleşiyor. O dönemin en zengin tütün ihraç eden limanı oluyor ve dünyada Türk tütünü önemli bir noktaya geliyor.

Kavala, yaklaşık 80 bin nüfusa sahip küçük bir şehir. Thassos Adası’nın hemen karşısında yer aldığı için genellikle yaz mevsiminde adaya giden tatilciler tarafından bir günlük bekleme noktası ya da şöyle birkaç saat dolaşayım şehri olarak tercih ediliyor. Ama aslında Kavala her yönüyle çok zengin bir şehir. Bu yazıda sizlere “gitmesen de olur Kavala’ya” diyenleri bile yoldan çıkaracak öneriler paylaşıyorum. Hazırsak, Kavala yolculuğumuz başlasın.

Kavala Gezilecek Yerler

kavala gezisi

Hem Rum hem de Osmanlı havasını soluyabileceğiniz bir şehir Kavala. Havası güzel, insanları cana yakın, yemekleri lezzetli ve birbirinden güzel plajları var. Küçük bir şehir olduğu için her noktaya yürüyerek gidebilirsiniz. Şimdi hep birlikte Kavala’da gezilecek yerleri keşfediyoruz.

Panagia

Kavala’yı keşfetmeye Panagia’dan başlayalım. Kavala’nın Old Town’ı olarak geçen tarihi bölgesine Panagia deniyor. Eski tip cumbalı Osmanlı evlerinin olduğu sokaklarla çevrili bir yarım ada aslında burası. Panagia’da dolaşırken biraz yokuş tırmanmayı göze almanız gerek ama tepeye çıktıkca manzara öyle güzel oluyor ki tüm yorgunluğunuza değecek. Panagia bölgesini dolaşmaya başlarken sahilin hemen arkasında bulunan Aziz Nikola Kilisesi’ni görerek başlayın.

Aziz Nikola Kilisesi

Aziz Nikola Kilisesi

Pargalı İbrahim Paşa Camisi olarak da bilinen Aziz Nikola Kilisesi, Agios Nikolaos caddesi üzerinde yer alıyor. Hem bir kilise hem de bir cami olarak anılmasını hemen açıklayayım. Tarih kitaplarında pek çok kez adını duyduğumuz Pargalı İbrahim Paşa, 1530 yılında kendi adına bir cami yaptırmış ve dönemde şehrin en büyük camisi olmuş. Daha sonra 1926 yılında Ortodoks kilisesine dönüştürülürken de minaresinin boyu kısaltılarak çan kulesine çevrilmiş. Dışarıdan kiliseye baktığınızda göreceğiniz tipik bir Osmanlı mimarisi olsa da artık burası bir kilise.

Kilisenin hemen karşısındaki Poulidou Sokağı tırmanmaya başladığınızda Panagia bölgesine giriş yapmış oluyorsunuz. Arnavut kaldırımlı sokak boyunca renkli eski tip Osmanlı evlerini göreceksiniz. Bir de bu sokakta birkaç hediyelik dükkanı, taverna ve kafe var. Sokakta ilerlerken sağ tarafınızda İmaret Otel’i göreceksiniz. Kavala’nın en ilginç noktalardan biri bir otel ama durun, hikayesini okuyunca nedenini anlayacaksınız.

İmaret Hotel

imaret kavala

Kavala’da doğup daha sonra Mısır valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1817 yılında burayı aşevi olarak yaptırıyor. Günümüzde Mısır hükümeti tarafından özel koruma altında ve hükümetin işletmesinde bir otel. Muhteşem bir manzaraya sahip, Kavala’nın en lüks ve keyifli otellerinden biri olduğu kesin. Biz burada konaklamadık ama gördüğüm muhteşem fotoğraflar burayı övgüyla anlatmama yetiyor.

Osmanlı döneminde yoksullara yardım amacıyla yapılmış İmaret; 18 kubbe, 2 medrese, 2 mesciti ile günümüzde Osmanlı Kültür Mirası olarak geçiyor. Ne yazık ki şuan otel olarak kullanıldığı için içerisini görmek için otelde misafir olmanız ya da restoranı için gelmiş olmanız gerekiyor. İçerisini göremesem de fotoğrafları ile hayran olduğum bir yapı. Kendinize bir bahane yaratıp Kavala gezinizi renklendirmek için belki İmaret Otel’de bir gece geçirebilirsiniz.

İmaret Otelin olduğu sokaktan devam ettiğinizde sağ tarafınızda şahane bir şehir manzarası ile bütünleşen Mehmet Ali Meydanı’na geleceksiniz. Bu meydanda Mehmet Ali’nin at üzerindeki heybetli heykeli sizi karşılayacak. Heykelin hemen karşısında göreceğiniz cumbalı Osmanlı mimarisindeki ev de Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın evi oluyor.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Evi

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu ve büyüdüğü ev burası. 18. yüzyıldan kalma Osmanlı tipi evin mimarisinin detaylarını merak edenler için müze kısmına giriş 3 €. Bir de müze çıkışında kafesi var. Müzede Mehmet Ali Paşa’nın hayatı hakkında bilgiler bulunuyor. Hem evin geleneksel yapısını görmek hem de Kavala hakkında tarihi bilgi sahibi olmak için ziyaret edebilirsiniz. Bizim pek de ilgimizi çekmediği için dışarıdan görmekle yetindik ve şehrin manzarasını izlemek için meydanın diğer tarafında bulunan kilise ve okulun bahçesine geçtik.

Ekklisia Kimisi Theotokou Kilisesi

Mehmet Ali Meydanı’nda bulunan kilise, deniz seviyesinden çok yüksek bir konumda olduğu için harika bir manzarası var. Gittiğimizde kilise açık olmadığı için içerisini göremedik ama bahçesinden Thasos Adası’nı ve denizin sonsuzluğu izlemek inanılmaz keyifliydi. Kilisenin hemen yanında Panagia’nın tam burun kısmına düşen nokta bir Yunan okulu. Şansımıza hafta sonu olduğu için okul saatine denk gelmemiş olduk ve bahçesine sızdık. Kavala manzarasını izlemek için Kavala Kalesi’ne çıkmanıza bence hiç gerek yok, Kavala’nın en güzel manzara noktası kesinlikle burası. Özellikle gün batımında şahane olacaktır aklınızda olsun.

Halil Bey Camii

halil bey cami kavala

Panagia’nın kuzeyinden başlayan yürüyüş rotamızda yarımadanın güneyinde Kavala’nın en güzel manzara noktasında biraz dinlendik. Sonrasında doğu yakasına doğru ilerlemeye başlıyoruz. Dar sokaklardan geçerek, dik merdivenlerden çıkarak yolumuza devam ederken bol bol sokakların fotoğrafını çekmeyi unutmuyoruz. O kadar sessiz ve sakin sokaklar ki sanki burada kimseler yokmuş gibi ama aslında herkes o sırada evlerinde siesta yapıyor.

Sıradaki durağımız Halil Bey Camiisi’ne geldik. 5. Yüzyılda kilise olarak inşa edilmiş fakat daha sonra şehre Osmanlı’nın gelmesiyle 1530 yılında camiye dönüştürülmüş. Mübadele ile Osmanlı egemenliği Kavala’da sona erdikten sonra da bir süre kaderine terk edilmiş. Daha sonra belediye restore ederek etkinlikler için hizmete açmış. İçeri girerseniz göreceksiniz ki yer altını cam zeminde kilisenin döneminden kalan kalıntılar sergileniyor. Palia Mousiki (Eski Müzik) ismiyle de anılan Halil Bey Camiisi günümüzde belediyenin orkestrası ve çeşitli müzik etkinlikleri için açık oluyor. Eğer denk gelirseniz içerisini detaylıca görme şansınız olabilir. Biz gittiğimizde kapalı olduğu için sadece camdan şöyle bir bakındık.

Caminin bulunduğu bahçede aynı zamanda Kavalalı Mehmet Ali Paşa Külliyesi de bulunuyor. Mavi renkli eski tip yapıyı görünce hemen fark edeceksiniz zaten. Burası da mübadele ile Anadolu topraklarınden getirilen anıların sergilendiği bir müze olarak hizmet veriyor.

Kavala Kalesi

Halil Bey Camii’nden sonra yolunuza devam ederseniz yol sizi Kavala’nın en yüksek noktası olan Kavala Kalesi’ne çıkaracak. 15. yüzyılda Bizans döneminde savunma amaçlı inşa edilen bu kale Osmanlı döneminde genişletilmiş. Günümüzde kale surları, kalenin büyük çoğunluğu ile hala ayakta duruyor ve şehrin her noktasından görülebiliyor. Özellikle akşamları ışıklandırıldığında şehre çok romantik bir hava katıyor. Eğer Panagia bölgesini gezerken karşılaştığınız manzara noktaları sizi tatmin etmediyse tepeden Kavala, Ege denizi ve Kavala limanını seyretmek için kaleye çıkabilirsiniz. Özellikle gözetleme kulesine tırmandığınızda panoramik olarak şehir manzarası seyredilebilir. Kavala Kalesi’ne girişi ücreti 2.5 €. Özellikle yaz akşamları çeşitli gösteriler ve konserlerin olduğu bir etkinlik alanı var. Kavala’ya gideceğiniz zaman etkinlik takvimini kontrol ederseniz belki manzara eşliğinde güzel bir akşam yaşayabilirsiniz.

Kanuni Sultan Süleyman Su Kemeri

Kavala Kalesi’ne çıktıktan sonra dönüş yolunda bol yokuşlu dar sokaklardan geçeceksiniz. Tamamen şehir merkezine indiğinizde fotoğraflamanız gereken ilk yapı Kavala’nın Su Kemeri (Kavala Aqueduct). Kanuni Sultan Süleyman tarafından kuzey bölgede yer alan dağlardan şehre su getirilmesi amacıyla yaptırılan, şehrin ikonik simgelerinden biri su kemerini görmeden Kavala’dan ayrılmıyoruz.

Kıbrıs Caddesi

Kavala Tarihi

Artık şehir merkezine indiğinize göre biraz da Kavala’nın kalbinin attığı yerleri gezmeye başlayalım. Kavala’nın en turistik ve canlı caddesi olan Kyprou yani Kıbrıs Caddesi. Kapnergatis Meydanı’ndan Kıbrıs Caddesi’ne doğru yürüdüğünüzde bu arnavut kaldırımlı renkli caddeye geleceksiniz. Bu rota ile ilerlerken sırasıyla Lazarist Manastırı, Wix Binası, Belediye Binası, Megali Leschi ve Tokos Binasını göreceksiniz. Tam da yeri gelmişken biraz bu yapıların tarihi hikayelerinden bahsetmek istiyorum.

Lazarist Manastırı 1888-1892 yılları arasında inşa edilmiş, Neoklasik mimarinin etkilerini görebileceğiniz hoş bir yapı. Burası Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa Konsolosluğu ve Fransızca derslerinin verildiği bir okul olarak kullanılmış. Manastırın hemen yanında bulunan Wix binası 1906 yılında Alman Baron Adolf Wix tarafından Macar kulesinin bir minyatürü olarak yapılmış. Döneminde iş merkezi ve ev olarak kullanılmış. Günümüzde belediyenin çeşitli işleri için kullanılıyor. Hemen yanında Macar tütün tüccarı Pierre Herzog tarafından Macaristan Sarayı’nın bir minyatürü olarak inşa ettirilen binayı göreceksiniz. Döneminde tüccarın iş merkezi ve evi olarak kullanılmış. Şuanda Kavala Belediye Binası olarak hizmet veriyor. Yine bu cadde üzerinde Megali Leschi (The Great Club) 1910’da yapılmış. Zamanında Kavalalı Yoksul Kadınlar Derneği’ne ev sahipliği yapmış. Avrupa’da Barok mimarisindeki en kıymetli yapılardan biri olarak biliniyor. Son olarak Tokos Binası tütün tüccarı Dimitrios Tokos tarafından 1879’da inşa edilmiş ve kendisi burayı ev olarak kullanmış. Daha sonra 1913’te Belediye Sarayı olarak kullanılmış. 1929 yılında pek çok siyasi lider gibi Yunanistan başbakanı Eleftherios Venizelos da burada balkon konuşması yapmış. 1979’da Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek Kavala ve Thasos’un resmi işleri için kullanılıyor. Osmanlı dönemine ait en önemli Neoklasik ve Barok eserlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle çatısındaki işlemeleri ve mimari detaylarına dikkatle incelemelisiniz.

Tütün Müzesi

kavala tütün müzesi

Tütün ile bu kadar ünlenen bir şehrin tabi Tütün Müzesi ve tütün işçilerine adanan bir meydan (Kapnergatis) olmasına şaşırmamak lazım. Kapnergatis Meydanı’nda yer alan pembe bina Tütün Müzesi olarak ziyarete açık. Binanın dışı tütün figürleri ile süslü ve neoklasik Osmanlı mimarisi izlerini taşıyor. Yine bu meydanda bir heykel göreceksiniz. Tütün işçilerini tasvir eden heykel, tütün balyalarını taşıyan hammalları ifade ediyor. Tütün ile ünlü döneminde Kavala’da 40 bin tütün işçisi varmış ki o dönemde 60 bin nüfusu olan Kavala’da ne kadar da kişinin tütün için çalıştığını bir hayal edin.

En Güzel Kavala Plajları

Kavala özellikle yaz aylarında Thassos’un gerisinde kalsa da aslında birbirinden güzel turkuaz plajları var. Sadece bununla ilgili yeterince Türkçe kaynakta tanıtım yok. Biz Mart ayında Kavala’ya gittiğimiz için denize giremedik ama Yunanlılar sezonu ufaktan açıyordu bile. Yine de biz cesaret edemedik ama Kavala’da son günümüzü çevredeki ufak yerleşimleri ve plajları görmeye ayırdık. Mavi bayrağa sahip cam gibi berrak plajlar gördük. Şehrin merkezinde Panagia bölgesinde kayalıklardan bile güzelliğine hayran kaldığım koyda denize girebilmenin mümkün olması inanılmaz. Şehrin biraz dışına çıkıyım derseniz araç ile sadece 3 km uzaklıkta şahane koylar sizi karşılamaya başlıyor.

Yunanistan Kavala Plajları

Kavala’da denize girebileceğiniz birbirinden güzel koylarından biraz detaylıca bahsetmek isterim. Kavala şehir merkezine en yakın Kalamitsa Plajı; tavernası, barları ve kiralık pansiyon seçenekleri ile özellikle Kavala’nın yerlilerinin yazlık evlerinin olduğu bir bölge. Kalamitsa plajı ince kumlu, suyu berrak ve şezlong imkanı sunan bir plaj. Kalamitsa’dan hemen sonra organize bir plaj geliyor. Batis Plajı mavi bayraklı, kamp alanı olan, restoranı ve tesisi ile tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir yer. Batis Plajı’ndan sonra sırada Tosca geliyor. Tosca Plajı‘nda bir otel ve kapsamlı bir tesis bulunuyor, özellikle çocuklu aileler otel ve plajı bir arada arıyorsa burası ideal bir yer. Tosca’dan sonra Paleo bölgesi geliyor ki Paleo yine Kavalalı ailelerin yazlık bölgesi, oteller ve restoranlar ile aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir sahil yeri. Paleo’dan devam ettiğinizde sırada Nea Irakleitsa Plajı yer alıyor. Bu plaj diğerlerine göre oldukça uzun bir sahil şeridine sahip, soyunma kabini, duş ve tesis imkanı var. Bir sonraki plaj olan Nea Peramos ise mavi bayraklı, ince kumlu sahili olan, taverna, kafe ve süpermarket imkanı dışında organize ve ücretsiz bir plaj. Bunların dışında şehrin doğusunda, yaklaşık 3 km uzaklıkta Perigiali Plajı var. Liman kısmında birkaç ünlü restoran dışında mavi bayraklı plajının ince kumlu ve organize olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Son olarak şehrin batı tarafında Rapsani Plajı, merkeze birkaç dakika yürüme mesafesinde, ince kumlu upuzun bir plaj. Kavala’nın merkezinde denize girmek için Rapsani ve Perigiali Plajlarını değerlendirebilirsiniz.

Seyahatlerimle ilgili paylaşımlarımı Facebook ve Instagram hesaplarından takip edebilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

POPÜLER YAZILAR