Gaziantep Gezilecek Yerler

Anadolu’nun ilk yerleşim merkez­lerinden biri olan ve Mezopotamya ile Akdeniz Bölgesi’nin kesişme noktasında bulunan Gaziantep, tarihin her döneminde önemini korumuş bir şehir. Bildiğiniz üzere Kurtuluş Savaşı’ndaki üstün mücadelesi nedeniyle Antep şehrinin adı Gaziantep olarak değiştirildi. O gün bu gündür Gaziantep olarak anılıyor.

Türkiye’de gurme şehirler listesi yapılacak olsa listenin ilk sıralarında Adana, Gaziantep, Hatay, Erzurum, Kayseri, Mardin şehirleri yer alır. Ama bence Gaziantep hepsinin bir adım önüne geçmiş bir şehir. Neden bu kadar sevdiğimi gelin biraz anlatayım.

Gaziantep mutfağına sahip çıkıyor ve yaşatılması için çabalıyor bunun en güzel örneklerinden biri şehir merkezinde geleneksel mutfak kültürünün tanıtıldığı Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Türkiye’nin ilk ve tek mutfak müzesi olma özelliği ile öne çıkıyor. 2016 yılına kadar UNESCO gastronomi listesine dünyadan sadece 8 ülke dahil olabilmişken, Gaziantep gastronomi dalında yaratıcı şehirler ağına katılarak dünya çapında kendini kanıtlamış oldu.

Günümüzde havayolu firmalarının da başlattığı kampanyalar ile günübirlik gastronomi keşifleri giderek arttı. Hatta çoğu zaman birçok kişinin günübirlik uçup, yemek yediğini duymuşsunuzdur. Gaziantep bir günde gezilecek bir şehir tabi ki değil. Güneydoğu’nun Paris’i olarak anılıyor ve bir günden daha fazlasını kesinlikle hak ediyor. Ama bu yazımı sizlere Gaziantep’i tanıtmak ve günübirlik Gaziantep’e gideceklere rehber olması için bir günlük gezi programını hazırladım. Bu yazıda Gaziantep’te gezilecek yerler ve Gaziantep’te nerede, ne yenir hakkında tüm detayları bulacaksınız. Yazının sonuna eklediğim haritadan bahsettiğim gezilecek yerler ve lezzet durakları dışında başlıca yerlere de ulaşabilirsiniz.

Gaziantep’e gitmeye karar verdiniz ve biletinizi aldınız. Sabah Türkiye’nin herhangi bir köşesinden Gaziantep’e uçtunuz. Uçaktan indikten sonra zamanınızı en verimli şekilde kullanmak için soluğu merkezde alın.

Katmerci Zekeriya Usta

Gaziantepliler için katmer kahvaltının ayrılmaz bir parçası olmuş. Sabahlar katmer ile başlıyor bu yüzden merkeze iner inmez Katmerci Zekeriya Usta‘ya gidin. Antep’te sabah 5 gibi fırınlar katmerler için hazırlanıyor ve saat 11 gibi katmerler bitmiş oluyor. İncecik açılan hamurun içerisine bol miktarda antep fıstığı serpiliyor ve kaymakla buluşup hamur kapatılıp taş fırına sürülüyor. Biz turistler için sabah sabah biraz ağır gelebilir bu yüzden yanına soğuk süt içerek damağınızı hafifletip daha çok katmer yiyebilirsiniz. Bu arada porsiyonlar baya büyük, uyarmadı demeyin.  🙂

Zincirli Bedesten

Kahvaltının ardından yediklerinizi eritmek için biraz tarihi hanları gezebilirsiniz. Yürüme mesafesinde çevrede bir çok tarihi yapı var ama tabi günübirlik geldiğiniz için görülmesi gereken en önemli yapıları ziyaret etmeniz daha önemli. Bedesten kelimesi Farsça’da değerli, kıymetli kumaşlar, mücevherler ve buna benzer eşyanın satıldığı kapalı bir çarşı anlamına geliyor. Konum itibariyle ipekyolu üzeride bulunmasından dolayı tarih boyunca ticari bir öneme sahip olmuş. Çarşı içinde baharatçılar, ahşap eşya satan dükkanlar, gümüşçüler dışında inanılmaz çeşitli ürünler bulabileceğiniz İstanbul’daki Kapalı Çarşı’nın bir benzeri. Antep denilince akla bakırcılık gelse de sedef işlemeciliği de bakır kadar önemi olan ve günümüzde hala yaşatılan geleneksel el sanatlarından biri. Ahşap sandık, çerçeveler, sehpalar ve aklınıza gelebilecek bir çok hediyelik eşyaya işlenmiş parlak beyaz sedef sanatını ustalarının ellerinden mutlaka görmelisiniz.

Bakırcılar Çarşısı

Türkiye’nin bir çok şehrinde bakırcılar çarşısı var tabi ama burası bir başka çünkü Gaziantep’te 500 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan bakır işlemeciliği hala geleneksel yöntemler kullanılarak üretilmeye devam ediliyor. Çarşıdaki dükkaların yapım tarihi kesin olarak bilinmiyor fakat 19. yüzyılda yapıldığı düşünülen yapı tek katlı dükkanlardan oluşuyor. Buraya gelip tarihin izlerini taşıyan çarşıda bakırcıları bakırı döverken izleyip, çıkardıkları tak tak sesinin müzikleşmesine tanık olun.

Tahmis Kahvesi

Bu kadar gezdikten sonra bir kahve molası iyi gider değil mi? Gaziantep’e has bir kahve çeşidi menengiç kahvesi içmeden dönmek olmaz. Yabani fıstıktan yapılan ve sütle pişirilen kahve ezber bozan cinsten. Benim damak tadıma çok fazla uymadı fakat farklı lezzetlere açıksanız şans verebilirsiniz. Hem menengiç kahvesini denemek hem de tarihi bir yerde kahve içmek isteyenler Tahmis Kahvesi‘ne uğramalı. 1635 yılından beri kahve kültürünü yaşatan Tahmis’in tarihi dokusu korunmuş, içerisi çok keyifli ve otantik. Kahve sevmeyenlere başka bir alternatif de var, zahter çayı. O nedir ya diyenler olacaktır, açıkcası bende orada öğrendim. Doğu Akdeniz’e özgü farklı biçime sahip bir kekik türünün Arapça’daki ismi zahter. Çayı da oldukça faydalıymış, merak edenler denesin derim.

Tarihi Bey Mahallesi

Antep’in tarihi dokusunu ve geleneksek evlerini keşfetmek için tarih kokulu sokaklarında kaybolmanız lazım. Eski Antep evlerinin kendine has dokusu çok etkileyici. Her ne kadar turistik bir çevreye dönüşmüş olsa da hala yaşayan yerlileri de sokaklarda görmek mümkün. Ayrıca bu mahallenin büyük bir önemi var. Bey mahallesi Atatürk’ün nüfusa kayıtlı olduğu bir mahalle ve bu yüzden bir anı müzesi yapılmış. Çevreyi gezerken müzeye de uğrarsanız müzenin avlusun da Atatürk’ün Bey Mahallesi nüfusuna kaydını gösteren nüfus cüzdan örneği sergileniyor.

Halil Usta

Şehri bu kısma kadar rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz. Tüm bu rotayı gezerken muhtemelen öğle saatleri olmuş olacak ve öğle yemeği için tabiki kebap yiyeceksiniz çünkü Antep’tesiniz. Tarihi geziler sonrasında lezzet molası vermek için Karşıyaka mahallesine doğru gidip, Zeugma müzesine yakın olan Halil Usta‘nın 1972’de açtığı ilk şubesinde yemeğinizi yiyebilirsiniz. Halil Usta bu işin ehli, 8 yaşında kasaplığa başlamış bu yüzden etten anlıyor etin en iyisini en doğru şekilde değerlendirerek başarıya yakalamış bir usta. Sadece kuzu eti kullanıyor, aklınıza gelebilecek tüm kebap çeşitleri var hatta hiç bilmediğiniz ve yöresel kebap çeşitleri de mevcut. Buraya geldiğinizde simit kebabı ve küşleme muhtemelen daha önce denemediğiniz Antep’e has lezzetler olacak, mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Antepliler ince bulgura simit derler bu yüzden adı simit kebabı olmuş. Etin içinde az miktarda bulgur katılıp ve zırh ile çekiliyor. Küşleme ise kuzunun ensesinden az miktarda çıkan et ile yapılır, hayvanın sinirsiz kısmı olduğu için pamuk kıvamında bir lezzet. Genel olarak koyun eti kokar önyargımız vardır buna bende dahil ama burada kokmuyor, mis gibi kebaplar. Yanında da bol köpüklü açık ayranı kaşıklaya kaşıklaya için.

Dükkanın bulunduğu semt aslında bir gecekondu mahallesi ve çevrede Zeugma dışında herhangi bir turistik yer yok fakat buranın kebapları o kadar meşhur olmuş ki günün her saati önünde bitmeyen bir kalabalık var. Misafirlerini kapıda karşılayan ve uğurlayan gerçek bir esnaf ve kebap ustası; Halil usta. Bence Antep’e gelen herkes buraya uğramalı ve bu lezzet noktasını keşfetmeli.

Zeugma Mozaik Müzesi

Dünyanın en büyük mozaik müzesi nerededir? Gaziantep! Zeugma Mozaik Müzesi‘nin koleksiyonunda bulunan 1450 metrekare mozaik, 140 metrekare duvar resmi, 4 Roma dönemi çeşmesi, 20 sütun ve daha birçok tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Zeugma’nın hikayesi ise şöyle; M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden I. Seleukos Nikator, Fırat Nehri’nin ticari açıdan önemli bir noktasına kendi adıyla anılacak bir şehir kurar. Bu şehrin hemen karşısına da eşine adadığı Apamenia şehrini kurar ve bu iki şehri bir köprü ile birbirine bağlar. Zamanla şehir güçlenir, Roma İmparatorluğu’na dahil edilir ve artık bu şehir artık Roma’nın doğu sınırındaki ne büyük kenti olmuştur. Gelişen bu yeni şehrin adı da köprü geçiş noktası anlamına gelen “Zeugma” olarak değiştirilir. Yüzyıllar boyunca ihtişamı ile hüküm sürer fakat zaman içinde hakimiyetini başka milletlere kaptırır ve toprağın altında arkeologlar tarafından keşfedilmek için 1987 yılına kadar bekler. Müzede sergilenen her bir eser değerli ve özellikli fakat müzenin en gözde eseri Çingene Kız mozaiği. Zeugma kazıları sırasında çıkarılan kadın figürü hem Zeugma’nın hem de Gaziantep’in simgesi haline gelecek kadar büyüleyici. Şehrin gözbebeği Zeugma tarihi ve kültürel bir miras, ziyaret etmeden dönmeyin.

Üçler Kebap

Kentin en eski kebapçılarından biri olan Üçler Kebap 1942’de ilk olarak Gaziantep kalesi çevresinde kurulmuş ve şimdi 3. kuşakla lezzetli kebaplar üretmeye devam ediyorlar. Öğle yemeğinde kebabınızı yediniz. Akşam yemeği için de Antep’te lahmacun denilince ilk akla gelen Üçler. Lahmacun incecik, hamuru çıtır çıtır, yanına da ayran ohhh mis gibi.

Koçak Baklava

Tartışmasız ki baklavanın anavatanı Gaziantep’tir. Son durağımız baklavanın bence en iyi ve tek adresi Koçak Baklava. Daha dükkanın sokağına girer girmez mis gibi tereyağı kokuları size yönünüzü bulduracak. Koçak’ta baklava yemeden Antep’ten ayrılırsanız bence Antep’ten eksik ayrılmış olacaksınız. Fıstığı o kadar bol kullanıyorlar ki her dilimde dolu dolu antep fıstığı yiyorsunuz, muhteşem bir lezzet. Burada antep fıstığı ile yapılmış tatlılar çeşit çeşit. Klasik Antep baklavasını öncelikle bir denemek lazım ki daha önce yediğinizi sandığınız baklavalar aklınızdan ve damağınızdan silinip gitsin. Daha sonra kesim şekliyle farklılık yaratan havuç diliminin ardından yaprak şöbiyet, bülbül yuvası, dolama ve dahası. Buradan evinize paket alacaksanız kuru baklava almanızı öneririm. Adı kuru ama lezzeti aynı sadece içerisinde klasikte yer alan keçi sütünden yapılmış kaymak yok sebebi de yolculuğunuz sırasında ve evde tüketiminde daha uzun süre dayansın diyedir. Antep’e özgü tatlınızı yedikten sonra artık dönüş yoluna geçebilirsiniz. Lezzet dolu bir günlük Gaziantep turu tabi ki bu listeden daha fazlasını hak ediyor ama bu liste ile günübirlik lezzet kaçamağı yapabilir ve aynı zaman şehri de biraz olsun gezebilirsiniz.

Seyahatlerimle ilgili paylaşımlarımı Facebook ve Instagram hesaplarımdan takip edebilirsiniz.